Günümüzde şirket kurmak bir o kadar kolay olmakla beraber “Çalışmıyorum arkadaş.” diyerek işyerini kapatmak bir o kadar zordur. Gerek T.T.K. gerek vergi kanunları şirket kapatmayı bir takım kurallara bağlamıştır. Yani bir nevi “Atsan atılmaz satsan satılmaz.” bir durum söz konusudur.
Mesela 2000 yılında ortak olduğunuz limited şirkette işler iyi gitmemeye başladı ve sizde artık çalışma hayatından sıkıldınız. 2010 yılında söz konusu şirkette bulunan ortaklık payınızı diğer ortağa devrettiniz. Akabinde 2012 yılında daha önce ortağı olduğunuz limited şirket 2009 yılına ilişkin bir vergi incelemesi geçirdi ve kurum adına 100.000 TL tutarında vergi, ceza ve gecikme faizi içeren ihbarname tebliğ edildi. “Oh, iyi ki hisselerimi devretmişim, yoksa yanmıştık” diyebilecek misiniz acaba?
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 4369 s. Kanun'un 21'inci maddesiyle değişik 35'inci maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlemesi yer almaktadır. Aklınıza şu soru gelmiş olabilir. “Peki ortaklık payımı devretmiş olduğum şahıs veya kurum ile sorumluluğum olmadığına ilişkin bir sözleşme yapsam.” Burada da 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “mükellef ve vergi sorumlusu” başlıklı 8'inci maddesinin 3'üncü fıkrası devreye girer.
Söz konusu madde de vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel mukavelelerin vergi dairelerini BAĞLAMAYACAĞI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR. Kaldı ki limited şirketteki ortaklık payının kısmen veya tamamen bir üçüncü kişiye devrine ilişkin sözleşmeler, özel HUKUK SÖZLEŞMESİDİR. Dolayısıyla kamu alacağının tahsilinden doğan sorumluluğun, pay devri sözleşmesiyle ortadan kaldırılmasına OLANAK BULUNMAMAKTADIR.
Bu nedenle...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.vergialgi.net/mukellef-haklari/ortaklik-payinin-devri-ile-vergi-borcundan-kurtulmak-mumkun-mu/