SON YAZILAR

6 Nisan 2015 Pazartesi

Örtülü Sermaye ve Örtülü Kazanç Kapsamında: Kdv ve Faturanın Durumu

Unknown | 13:18 | | | | | |






Kemal ÇAĞLAR
Gelir Uzmanı

1-Giriş:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan Örtülü Sermaye ve Örtülü Kazanç açısından KDV ve faturanın durumu özellik arz eden bir konudur.

Bu çalışmada yasal mevzuat ekseninde KDV ve Fatura açısından Örtülü Sermaye ve Örtülü Kazanç kavramları açıklanacaktır.

2-Örtülü Kazanç:

Örtülü kazanç kavramı, kurumlar vergisi kanunu içinde yer alan Sermaye şirketleri, yani anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle, Türkiye'de kazanç sağlayan aynı mahiyetteki yabancı şirketler, dağıttıkları "örtülü kazançları" kurumlar vergisi matrahlarının hesaplanmasında masraf olarak indiremezler.

Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

3- Örtülü Sermaye:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesiyle örtülü sermaye müessesesi yeniden düzenlenmiş, örtülü sermaye uygulamasında borç/öz sermaye oranı, ortakla ilişkili kişi ve öz sermaye tanımlarına açık bir şekilde yer verilmiştir.

Örtülü sermaye kavramı Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacaktır.

İşletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;
  • Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,
  • İşletmede kullanılması,
  • Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşması
gerekmektedir.

Öz sermaye kavramı; kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş olan hesap dönemi başındaki öz sermayesini ifade etmektedir. Vergi Usul Kanununun 192 nci maddesi uyarınca öz sermaye, aktif (mevcutlar ile alacaklar) toplamı ile borçlar arasındaki farktır. Yeni kurulan kurumlar bakımından kuruluş tarihinde anılan Kanuna göre tespit edilen öz sermaye tutarı, hesap dönemi başındaki öz sermaye olarak dikkate alınacaktır.

Buradan hareket edecek olursak eğer, kurumların yapmış oldukları borçlanmaların örtülü sermaye olup olmadığı yönündeki tesbiti, hesap dönemi başındaki bilançoda yer alan öz sermaye ile kıyaslanmak suretiyle yapılacaktır.

Kurumun dönem başı öz sermayesinin sıfır veya negatif değerler taşıması durumunda, söz konusu kurumun ortak ve ortaklarla ilişkili kişilerden yaptığı borçlanmaların tamamı örtülü sermaye olarak değerlendirilecektir.

Örneğin; bir kurumun hesap dönemi başındaki bilançosuna ilişkin değerler aşağıdaki gibidir.
Konu
Adet/Birim
Miktar/Birim
Mevcutlar
Birim
100
Alacaklar
Birim
150
Borçlar
Birim
30
Geçmiş Yıl Zararları
Birim
10

Buna göre söz konusu kurumun hesap dönemi başındaki öz sermayesi aşağıdaki gibi olacaktır.
Öz Sermaye
Mevcutlar + Alacaklar
-Borçlar
Öz Sermaye
100+150
30
Öz Sermaye
220


Örnekte de görüleceği üzere, geçmiş yıl zararları hesaplamada dikkate alınmamıştır. Geçmiş yıl zararları hesaplamada dikkate alınsaydı ya aktifte pozitif ya da pasifte negatif olarak yer alacak ve sonuçta öz sermaye 230 birim olarak hesaplanacaktı. Ancak, 230’un içinde –10 birimlik geçmiş yıl zararları da yer alacağından sonuç değişmeyecekti. Günümüzde şirketler, bilançolarının yetersiz olması, kredibilitelerinin bulunmaması, yeterli teminat gösterememeleri vb. nedenlerle ihtiyaç duydukları kredileri kendileri doğrudan bankalardan temin edememektedirler. Bu gibi durumlarda sermayesine iştirak edilen veya ortakları aynı olan fakat kredibilitesi yüksek olan başka şirketler devreye girerek kendileri bankalardan kredi temin etmekte ve bu kredileri aynı şartlarla bu şirketlere kullandırmaktadırlar.

Uygulamada, bu işlem için transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı, bununla ilgili faiz ve kur farkı giderlerinin gider kaydının mümkün olup olmadığı, bu işlemin KDV’ye tabi olup olmadığı ve söz konusu masraf yansıtmaları için fatura düzenlenmesine gerek bulunup bulunmadığı konularında tereddütlerle karşılaşılmaktadır.

4- İlişkili şirketten yapılan borçlanma KDV’ye tabi midir ?

Sermaye şirketlerinin ticari ve sınai faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olan şirketlerce yapılan kredi kullandırma işlemi, esas faaliyet konusu olarak değerlendirilemeyeceğinden Banka Sigorta Muamele Vergisine tabi değil, KDV’ye tabi bulunmaktadır. Sermaye şirketlerinin bankalardan kullandıkları krediyi ilişkili şirkete anapara, faiz ve masraflarıyla birlikte aynen aktarması işleminde aynen aktarılan bu bedeller için KDV hesaplanmayacaktır. Ancak, aktarılan kredi tutarına ilaveten herhangi bir bedel alınması halinde ise sadece bu bedel, krediyi kullandıran şirketin sunduğu hizmetin karşılığını teşkil edeceğinden, genel oranda (% 18) KDV’ye tabi tabi tutulacaktır.

5- İlişkili şirketten yapılan borçlanma için fatura düzenlenecek mi?

Sermaye şirketlerinin bankalardan temin ettikleri krediyi ilişkili şirketlere herhangi bir bedel eklenmeksizin anapara, faiz ve masraflarıyla birlikte aktarması işleminde söz konusu kredi ve giderlerin yansıtmayı yapacak şirketin gider hesaplarına alınarak yansıtma faturası ile ilişkili şirkete yansıtılması gerekmektedir. Bu yansıtmanın aynen veya ilave bir bedel alınarak yapılması, yansıtma faturası düzenlenmesi zorunluluğunu etkilememektedir. Örtülü sermayenin tesbit edilmesi halinde borç veren kişinin tüzel kişilik veya kurum olması halinde, bu kurumun aldığı faiz ve KDV konusu ne olacaktır?

Geçmişten bu yana gelen süreçte sermaye hareketi niteliğinde olan borç para verme işleminin bir finansman hizmeti olmadığını; bu nedenle borç para verme karşılığında alınan faizin KDV’ye tabi olmaması gerektiğini savunuyoruz. Ancak bu görüşümüz, ne vergi idaresi tarafından ne de yargı mercilerince kabul görmüş değildir. Birçok çelişkili karardan sonra, yargı mercilerinin borç para verme işleminin finansman hizmeti ve dolayısıyla faizinin katma değer vergisi kapsamında olduğu biçimindeki kararları son yıllarda artmıştır. Bundan böyle uygulamanın bu doğrultuda yürüyeceğini sanmaktayız.

Bu durumda örtülü sermayeye faiz ödemesinin, kazanç dağıtımı sayılması, borç verenin kurum olması durumunda Katma Değer Vergisi uygulaması yönünden önem kazanmaktadır. Çünkü son zamanlarda verilen yargı kararları borç verme işlemini KDV kapsamında görmekte ve borç para verme karşılığı alınan faiz üzerinden KDV tahakkuku yapan işlemleri onaylayarak buna göre işlem tesis ettirmektedir.

6- Sonuç:

Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği üzere; sermaye şirketlerinin bankalardan kullandıkları krediyi ilişkili şirkete anapara, faiz ve masraflarıyla birlikte aynen aktarması işleminde aynen aktarılan bu bedeller için KDV hesaplanmayacaktır. Ancak, aktarılan kredi tutarına ilaveten herhangi bir bedel alınması halinde ise sadece bu bedel, krediyi kullandıran şirketin sunduğu hizmetin karşılığını teşkil edeceğinden, genel oranda (% 18) KDV’ye tabi tabi tutulacaktır.

Ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununda, örtülü sermaye üzerinden faiz ödenmesi kazanç dağıtımı olarak tanımlanmıştır. Kazanç dağıtımı faiz değil, temettüdür. Bahsi geçen kanun ve konuda yeni bir açıklama ve yorum getirilmezse eğer, günümüze kadar temettü KDV kapsamında hiç değerlendirilmemiş, böyle bir uygulama ile de karşılaşılmamıştır. Bu durumda, örtülü sermayeye ödenen faiz üzerinden KDV tahakkuk ettirilmemesi, böyle bir tahakkuk yapılmışsa düzetilmesinin gerekli olacağı düşünülmektedir. Bu düzeltme örtülü sermayeye ödenen faizin kazançtan düşülmemesi işleminin kesinleşmesi koşuluyla yapılabilecektir.

Kaynakça
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
1 Seri No lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
ÇAĞLAR Kemal, “İlişkili Kişiden Yapılan Borçlanmanın Örtülü Sermaye Ve Örtülü Kazanç Açısından Değerlendirilmesi”, http://www.guyader.org/kose_yazi.aspx?id=35

http://www.bursa-smmmo.org.tr/yazarlar/makaleler/134KAT.pdf



Kaynak ► AloSGK.Com