Dış kırılganlık
Ali Rıza AKBULUT
Son dönemlerde yurt dışındaki finansal rating kuruluşlarının Türkiye tahlillerinde, ülkenin dış kırılganlığının arttığından bahsediliyor.
Hepimizin bildiği gibi ekonomiler için kabaca iki ana riskten bahsedebiliriz. Birincisi ülkenin kendi dinamiklerinden kaynaklanan içsel riskler, diğeri diğer ülke ekonomilerinin yapısından kaynaklanan dışsal riskler.
Tahlillerde içsel risklerin azalıyor olması, mali disiplin yönünden belirli bir aşama kaydetmemize bağlı olduğu belirtiliyor ve bu durum ülkemiz için olumlu bir gösterge.
Ancak dışsal riskler için aynı şeyi söylemek oldukça zor.
Dışsal riskten korunmanın birinci yolu dışarı ile hiç ilişkiye girilmemesi durumudur ki global dünyada halihazırda bu türlü bir kapalı ekonomi modeli neredeyse yoktur. Her ne şekilde olursa olsun dış ekonomik ilişkiler hem finansal anlamda hem de ticaret anlamında var ola gelmiştir.
Bu durumda bu dış ilişkilerden kaynaklanan riskler her zaman mevcut olacaktır.
Özellikle dış finansman ihtiyacı yüksek olan ülkeler için dış kırılganlığın daha riskli olabileceği aşikârdır.
Şu an için ülke açısından merkezi yönetim borçlarının gayri safi milli hasılaya oranı diğer ülkelere göre bir hayli iyi durumda olmasına rağmen, genel borç stoğu anlamında oldukça kötü bir tabloya sahibiz.
Yani dış finansman ihtiyacımız oldukça yüksek. Buna rağmen aynı yükseklikte bir varlığa da sahip değiliz. Yani dış likiditemiz, uluslararası borçlarımızı karşılayacak düzeyde bir likiditemiz yeterli düzeyde değil.
Bunun basitçe anlamı hem borçluyuz hem de ödeyecek paramız yok.
Bu durum diğer ülkeler nezdinde kredi itibarımızın zayıflaması anlamına geliyor. Kredi verecek kurum ve kuruluşlar tarafından riskli ülke olduğumuz müddetçe...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.ekohaber.com.tr/ekohaber-ali-riza-akbulut-27-10-yazi_id-24223.html