SON YAZILAR

20 Mayıs 2016 Cuma

Alacaklarda amortismanla ilgili sorunlar ve öneriler

Unknown | 09:17 | | | | | | |


Recep BIYIK 
Dünya Gazetesi 

İki hafta önce amortismanlarla ilgili çözüm bekleyen konuları yazmıştır. Bugün yine amortismanlarla ilgili konulara devam. Ancak bugünün konusu alacaklarda amortismanlarla sınırlı.


Alacak neden gider yazılır?

Vergi Usul Kanunu'na göre;

- Kazai bir hükme veya kanaat getirici bir belgeye göre tahsiline imkan kalmayan alacaklar değersiz alacak sayılıyor ve gider kaydedilebiliyor,

- Dava veya icra aşamasında bulunan alacaklar için karşılık ayrılabiliyor, ayrılan karşılık da matrahtan indirilebiliyor.

Kanun, şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecek alacakları, ticari kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesi ile ilgili alacaklarla sınırlıyor. Değersiz alacaklarla ilgili maddede, böyle bir sınırlama da yok.

Hem değersiz hale geldiği için giderleştirilecek, hem de şüpheli hale geldiği için karşılık ayrılabilecek alacakların, ticari faaliyetle doğrudan ilgili, ticari hayatın olağan akışı içinde, ticari gereklilik çerçevesinde doğan alacaklara ilgili olması gerektiği açık. Buna itiraz eden vergi hukukçusu zannederim yok. Ancak bu alacakların daha önce gelir yazılmış bir alacak olması gerekir mi sorusunun cevabı konusunda farklı görüşler var.

Bazı vergi hukukçuları, yukarıda özetlenen düzenlemelerin, ticari kazancın tespitinde geçerli olan tahakkuk esasının gereği olduğunu düşünüyor. Bu görüşte olanlara göre, tahakkuk esasına göre gelir yazılan ve üzerinden vergi ödenen alacak tahsil edilmezse, bu maddeler çerçevesinde matrah düzeltiliyor. Dolayısıyla daha önce gelir yazılmayan alacakların herhangi bir şekilde giderleştirilmesi mümkün değil.

Diğer görüşte olan vergi hukukçuları ise söz konusu düzenlemelerin, tahakkuk esasıyla bir ilgisinin olmadığı, ticari faaliyet sırasında doğan alacağını tahsil edemediği için zarara uğrayan işletmenin zararının giderleştirilmesi için bu düzenlemelerin var olduğu görüşünde.

Ben ikinci görüşteyim. Gelir İdaresinin, birinci görüşte olduğunu ancak verilen avanslar nedeniyle doğan ancak bir şekilde şüpheli alacak haline dönüşen alacaklar için de karşılık ayrılabileceğini kabul ettiğini söylemek mümkün.

Mevcut yasa metinlerine baktığımızda, ilgili maddelerde alacağın daha önce gelir yaılması gerektiğine ilişkin bir sınırlama yok. Ancak şüpheli alacaklarla ilgili maddenin gerekçesinde bu yönde bir açıklama var ve bu nedenle vergi hukukçuları anlaşamıyor.

Hangi görüşte olursak olalım, görüşün açık yasa düzenlemesiyle netleştirilmesine ihtiyaç var. Her iki yönde olan netleştirme de kişisel olarak bana uygun.

Şüpheli alacak karşılığı ne zaman ayrılır?

Şüpheli alacak karşılığının ne zaman ayrılabileceği konusu açık değil.

Gelir İdaresi öteden beri karşılığın, alacağın şüpheli hale geldiği hesap döneminde ayrılabileceği görüşünde. Alacak için dava açıldığı yıl karşılık ayrılmazsa, sonraki dönemlerde dava devam ediyor olsa da karşılık ayrılmasını otorite kabul etmiyor.

Vergi hukukçularının ve mükelleflerin bir kısmı aynı görüşte değil. Bu görüşte olanlara göre önemli olan, alacağın karşılık ayrıldığında istenen niteliklere sahip olup olmadığı. Alacak hala dava veya icra aşamasındaysa, her zaman karşılık ayrılabilir.

Konuyla ilgili yargı kararları aynı yönde değil. Görebildiğim kadarıyla, kararların çoğu, alacağın şüpheli hale geldiğinde karşılık ayrılabileceği, sonraki yıllarda karşılık ayrılmasının kabul edilmeyeceği yönünde. Sayıca daha az olabilir ama kayda değer sayıda ve yeni tarhli bazı Danıştay kararında ise alacağın dava veya icra safhasına geldiği yıl karşılık ayrılması zorunlu değil, daha sonraki yıllarda da karşılık ayrılabilir. 

Her iki yorum da...


Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.dunya.com/alacaklarda-amortismanla-ilgili-sorunlar-ve-oneriler-164294yy.htm