SON YAZILAR

9 Eylül 2016 Cuma

Seçilmiş Danıştay Kararları

Unknown | 09:25 | | | |


Recep BIYIK  
Dünya Gazetesi  
Vergi mahkemeleri ve Danıştay tarafından verilen kararlar vergi hukukçuları ve uygulayıcıları için önemli. Yargı kararları olayına özgü kararlar. Ancak benzer işlemler açısından hem kararların kendisi hem de gerekçeleri yol gösterici olabiliyor. Yargı kararlarına ulaşmak her zaman kolay olmuyor. Ben diğer kaynaklar yanında, üç ayda bir yayımlanan Danıştay dergisinden takip etmeye çalışıyorum.

Dergide azımsanmayacak sayıda, seçilmiş, önemli karar yayımlanıyor. İlgilenenlere öneririm.
Bu köşeyi izleyenler bilirler, yargı kararlarından ve Gelir İdaresi özelgelerinden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman burada yer vermeye çalışıyorum. İşte Danıştay Dergisi’nin 141. sayısında yayınlanan kararlardan seçtiğim dördünün özetleri.
Birden fazla alım satım işlemi ne zaman ticari faaliyet olarak kabul edilir?(Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 27.10.2012 tarih ve E:2012/5419 K:2015/4852 sayılı kararı)
Bir faaliyetin ticari faaliyet olabilmesi için, hem alım satımlarda devamlılık ve süreklilik bulunması hem de kazanç elde etme amacıyla yapılmış olması zorunludur. Aksi takdirde bu şartları taşımayan bir faaliyeti ticari faaliyet olarak kabul etmek hayatın olağan akışı ile ticari icaplara da uygun düşmez.
Davacının 2007, 2008 ve 2010 yıllarında toplam beş adet araç alım satımı yaptığının tespit edilmesi üzerine adına mükellefiyet tesis edilmiştir. Ancak araç alım satımlarının değişik yıllara yayıldığı, kâr amacı güdülerek ve bu satışlardan kâr elde edildiği yönünde somut bir tespitin bulunmadığı göz önüne alındığında, ticari faaliyetin varlığının en önemli unsurları olan devamlılık ve süreklilik ile kazanç elde etme amacı koşullarının olayda gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir.
Grup şirketlerine aktarılan krediler, sunulan bir finansman hizmeti olarak değerlendirilebilir mi?(Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 14.12.2015 tarih ve E:2015/2533 K:2015/6979 sayılı kararı)
Holdingleşme, genel olarak, araştırma ve geliştirme çalışmalarının daha ekonomik ve etkin biçimde yürütülmesi, yönetici ve personel çalıştırma olanaklarının artması, büyük ölçekte üretimde bulunmanın maliyetler üzerinde olumlu etkisi olduğu gibi atıl üretim araçlarım da üretim sürecine sokarak, mevcut makina ve gereçlerin daha rasyonel ve verimli şekilde kullanılmasına imkan sağlayan, gerek üretim verimliliği gerek finansman temini bakımından ölçek ekonomisi oluşturabilen yapılanmalardır.
Olayda, holding şirket tarafından grup şirketlere aktarılan kredi nedeniyle katlanılan tüm masraflar aynen grup şirketlerine aktarılmış, aktarılan bu masraflar dışında başka herhangi bir ad altında gelir elde edilmemiştir. Bu çerçevede, grup şirketlere kredi vermek suretiyle katma değer vergisine tabi bir finansman hizmeti sağlandığı söylenemez. Dolayısıyla, holdingleşmenin amacına uygun olarak, davacı şirket tarafından grup şirketlere aktarılan krediler, sunulan bir finansman hizmeti niteliğinde değildir. Bu nedenle, davacı şirket tarafından hesaplanması gereken katma değer vergisi de bulunmadığından aksi gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Avukatın karşı taraftan aldığı vekalet ücreti katma değer vergisine tabi midir?
(Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nin 26.10.2015 tarih ve E:2012/7625 K:2015/11496 sayılı kararı)
Avukatlık mesleğinin, serbest meslek faaliyeti, bu meslekten elde edilen kazancın da serbest meslek kazancı olduğu, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin ise katma değer vergisine tabi bulunduğu açıktır.
Mahkemelerce, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak hükmolunan ve...