SON YAZILAR

17 Kasım 2016 Perşembe

Vergi dairesince mükellefiyetin re’sen terkini

Unknown | 09:42 | | | | | | |

Akif AKARCA - Dr. Mehmet ŞAFAK  
Dünya Gazetesi  
Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri, kollektif ve adi ortaklık ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortakları işe başlamalarını vergi dairesine bildirmek zorundadırlar. İşe başlama bildirimlerinin esas itibariyle on gün içinde, işi bırakmayı bir ay içinde bildirilmesi gerekir. Bildirimin yapılmamış olması muhtelif sorunlar yaratır.

Yukarıda sayılan vergi mükelleflerinin işi bırakmayı zamanında bildirilmemeleri durumu ile ilgili düzenleme Vergi Usul Kanunu’nun 160’ıncı maddesinde yer almaktadır. Maddeye göre, sayılan mükelleflerden işi bırakanlar, durumu işin bırakılmasından itibaren bir ay içinde vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Bununla beraber birçok vergi mükellefi işi bıraktığını süresi içinde veya hiçbir şekilde vergi dairelerini bildirmemektedir. Mükellefiyetle ilgili ilgili ödevlerin, beyanname verme ödevi gibi, vergi dairesine verilmemesi dolayısıyla şüphe oluşmaktadır. Bu gün yazımızda işi bırakma ve tüzel kişilerin mükellefiyetinin vergi dairesince re’sen terkin edilmesi üzerinde duracağız. Yazı boyutunu dikkate alarak, gerçek kişilerle sahte belge düzenleyici kişilerin durumunu sonraki yazılarımızda değerlendireceğiz.
Vergi dairesince işin bırakıldığının anlaşılması ve işlemler
İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işibıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna bildirilir. Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez.
Bu madde kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek araçlarla duyurulur.
Vergi Usul Kanunu’nun 160’ıncı maddesi ile maddenin uygulanması ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı’na düzenleme yapma yetkisi verilmiştir. Bu yetki müteaddit defalar kullanılmış, son olarak 12.05.2016 tarih ve 29537098- (37)52535 Sayılı Vergi Usul Kanunu Uygulama İç Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu genelgede vergi mükellefiyetinin hangi hallerde re’sen terkin edileceği ,hangi hallerde yeniden tesis edileceği ve bunlarla ilgili yapılacak işlemler açıklanmıştır .Genelgeye göre gayri faal mükelleflerden tüzel kişilerin mükellefiyet kaydının terkini ve yeniden tesis edilmesi ve konu ile ilgili diğer işlemler aşağıda kısaca açıklanmıştır.
Gayri faal tüzel kişilerde işin bırakılması ve re’sen terkin tarihi
Vergi Usul Kanunu’nun 161’inci maddesine göre işi bırakma vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona. erdirilmesini ifade eder. Aynı kanunun 162’nci maddesine göre ise tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin vergi ile İlgili muamelelerin tamamen sona erdirilmesine kadar devam etmesi ve bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi tarafından, tasfiye veya iflas kararlarının ve tasfiyenin veya iflasın kapandığının vergi dairesine ayrı ayrı bildirilmesi zorunludur. Ticaret şirketleri açısından mükellefiyetin sona erdirilmesi tasfiye ve iflas hallerine inhisar ettirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen işlemler yerine getirilmeden ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden, tasfiyenin sona erdiğinin kabul edilmesi ve şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan tüzel kişi mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının sona erdirilmesinde genel kural bu olmakla birlikte; faaliyetlerini bırakmış, ortakları dağılmış, ortaklığın feshine ve tasfiyesine tevessül edilmemiş, sorumlu ve muhatap tutulacak kanuni temsilci veya tasfiye memuru da bulunmayan, işlerini tamamen terk ettiği belirlenen ve vergiye tabi bir faaliyeti de tespit edilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının bu iç genelge çerçevesinde yapılan tespitlere göre terkin edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Yapılan yoklama ve araştırmalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste de faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan tüzel kişiliğin;
1- İşini terk ettiği tarihin kamu kurum ve kuruluşları tarafından tutulan kayıt ve siciller veya diğer kanaat getirici vesikalarla tespit edilmesi halinde bu tarih itibarıyla,
2- İşini terk ettiği tarihin kanaat getirici vesikalarla tespit edilememesi durumunda, aylık veya üç aylık olarak verilen en son beyannamesinin içerdiği dönem sonu itibarıyla,
3- İşini terk ettiği tarihin kanaat getirici vesikalarla tespit edilememesi ve faaliyetine ilişkin herhangi bir beyanname de vermemesi halinde ise bu iç genelgenin (I/B-l-b) bölümü kapsamında işyeri adresinde yapılan yoklama tarihi itibarıyla, mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi gerekmektedir.
Mükellefiyet kaydı re’sen terkin edilecek kurumlar vergisi mükellefinin işletmesine kayıtlı taşıt, gayrimenkul, stok veya demirbaş gibi varlıklarının mevcudiyeti yukarıda yapılan tespitlere dayanılarak mükellefiyetin re’sen terkin edilmesine engel teşkil etmeyecektir. Tasfiyesine karar verilmiş olmakla birlikte, gayri faal durumdaki tüzel kişi mükellefin tasfiye memuru ve ortaklarından en az birinin adresinde yapılacak araştırma sonucunda, tasfiye memuruna ve. ortağa ulaşılamaması halinde de mükellefiyet kaydının re’sen terkin edilmesi mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7’nci maddesi kapsamında ticaret sicilinden kayıtlan silindiği tespit edilen mükelleflerin terkin işlemleri 2014/1 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi’ne göre yerine getirilecektir.
İç genelge uyarınca, mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerin, mükellefiyet kayıtlarının terkin edildiği tarihten önceki dönemlere ait borçlarıyla ilgili takip işlemlerine devam edilecektir.
Gerçek veya tüzel kişi mükelleflerin borçlarından dolayı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında kendilerine veya şirket tüzel kişiliğine ait mal varlığına, şirketin kanuni temsilcilerinin ya da ortaklarının şahsi mal varlıklarına haciz tatbik edilmesi, bu iç genelge uyarınca mükellefiyet kaydının terkinine engel değildir. Dolayısıyla...