Dünya Gazetesi
Serbest meslek kazancı, serbest meslek faaliyetlerinden elde olunan kazançtır. Serbest meslek faaliyeti ise, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Bu faaliyet, vekâlet, eser veya danışmanlık sözleşmesine yahut elverişli bir sözleşmeye (ki bu sözleşme karma veya atipik bir sözleşme de olabilir) dayalı olarak, belli bir edim şeklinde yapılabileceği gibi, danışmanlık gibi süreklilik de arz edebilir.
Serbest meslek hizmetinin verilmesi karşılığında elde edilen kazanç Gelir Vergisi Kanunu’na (GVK) tabi olmaktan başka, bu hizmet karşılığında alınan bedeller de Katma Değer Vergisi Kanunu’na (KDVK) da tabidir. GVK kazancın vergilendirilmesini “fiilen elde etme” koşuluna bağlamıştır. Buna karşılık KDVK hizmet sunumlarında verginin doğumunu, hizmetin ifa edilmiş olmasına bağlamıştır.
İki kanunun vergiyi doğuran olayı, aynı hizmette aynı kişi için farklı esaslara bağlaması uygulamada zaman zaman duraksamalara ve ihtilaflara yol açmaktadır. Şöyle ki; özellikle yıllık sözleşme ile defter tutmayı ve mali tablolar ile döneme ait beyannameleri hazırlamayı belli bir bedelle (aylık taksitler halinde oniki taksitte) üstlenen serbest meslek erbabının bazı aylar ücretini tahsil edememesine rağmen, o aylarda da hizmetin verildiği gerekçesi ile KDV ödemeleri istenilmekte, ödemeyenler hakkında da cezalı tarhiyatlar yapılmaktadır.
Bu sorunu ilk dile getirdiğimde yıl 2000 idi. Benden önce de sonra da pek çok kişi yazdı, konu pek çok yargı kararına konu oldu. Oysa bir torba kanuna konulacak bir hükümle kolaylıkla çözülebilecek bu sorun hala devam ediyor. KDVK md. 4’e, “Hizmetin serbest meslek erbabı tarafından dönemsel olarak sunulduğu hallerde vergi, ilgili dönem ücretinin tahsil tarihinde doğar” şeklinde bir fıkra eklenmesi sorunu çözecektir.
Bence en doğru çözüm budur. Çünkü, İki kanun arasındaki vergiyi doğuran olay belirlemesinin farklılığından kaynaklanan bu uyumsuzluğu giderecek hareket noktasının, yine bu kanunlardan birine göre belirlenmesi gerekir. Bizce burada hareket noktasının GVK olması gerekir. Zira KDVK serbest meslek hizmetinin ifasını konusuna dâhil etmekle birlikte, serbest mesleğin, serbest meslek erbabının ve serbest meslek hizmetinin tanımını yapmamış, bu konularda Gelir vergisine atıf yapmıştır. Dolayısıyla hareket noktasının GVK gerekir.
Öte yandan KDVK, öz ve ekonomik gerçeklik kadar, şekle de önem veren bir kanundur. Nitekim üstlenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması, sağlıklı belgede gösterilmesi (hatta bu da yeterli değildir. Belgenin de deftere kaydedilmiş olması gerekir) koşuluna bağlanmıştır. KDV’nin hesaplanması da, belgenin varlığına bağlıdır. Zaten belge yoksa, katma değer vergisinin yayılılık özelliği ve indirim mekanizması çalışmaz. O halde serbest meslek erbabında KDV hesaplanabilmesi, müşterisinde de...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.dunya.com/kose-yazisi/serbest-meslekte-kdv-istirabi-israrla-surduruluyor/340588