Türkiye Büyük Millet Meclisine Sevk Edilen Son Kanun Tasarısına Göre Grup KDV Mükellefiyeti
Ağzem Turan
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
E. Vergi Müfettişi
agzem@eyubogluymm.com
Maliye Bakanı Sayın Naci AĞBAL’ın bir süre önce mükelleflere
haberini ve müjdesini vermiş olduğu Katma Değer Vergisi reformunun ayrıntıları
27.02.2018 tarihinde meclise sevk edilen Kanun tasarısı ile belli oldu. Kanun
tasarısında mükellefler tarafından heyecanla beklenen, sonraki dönemlere
devreden KDV’nin iade edilebilmesinin önü açıldı. Kanaatimizce de 33 yıldır
yürürlükte bulunan Katma Değer Vergisi Kanununda en köklü değişiklik bu
olmuştur. Ayrıca grup şirketlerinde tek KDV beyannamesi verilmesi, 3 ay içinde
iade edilmeyen KDV’ler için tecil faizi oranı ile birlikte ödemenin yapılması,
serbest meslek erbabı ve küçük işletmeler için ‘hasılat esaslı vergileme
sisteminin getirilmesi ayrıca işletme hesabı esasına göre defter tutan
mükellefler tarafından ödenecek KDV’nin takip eden değil bir sonraki ayda
ödenebilecek olması, değersiz hale gelen alacaklara ilişkin teslim ve hizmet
nedeniyle hesaplanmış olan KDV indirim konusu yapılabilecek olması ve daha
birçok düzenleme söz konusu kanun tasarısında yer almaktadır. Biz bu yazımızda
toplam 25 maddeden oluşan bu kanun tasarısının mevcut haliyle yasalaşması
halinde mevzuatımıza yeni girecek olan Grup KDV mükellefiyeti konusuna
değinmeye çalıştık
Kanun tasarısının
2. maddesi ile KDV Kanunun Mükellef başlıklı 8. Maddesine (ç) bendi ve maddenin
2 numaralı fıkrasının üçüncü cümlesi ‘ Bu gibi sebeplerle fazla veya
yersiz hesaplanan ve Hazineye ödenen vergi, Maliye Bakanlığının belirleyeceği
usul ve esaslara göre işlemi yapan mükellefe iade edilir. Şu kadar ki söz
konusu iadenin yapılabilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve
fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi
şarttır.’ İfadesi eklenmiş ayrıca 3. 4. ve 5. Fıkraları
teselsül ettirilerek yeniden düzenlenmiştir. Bu maddede yer alan reform
niteliğindeki asıl değişiklik ise 4. fıkrada yer alan grup şirketlerinin
KDV beyannamelerini birleştirilebilmesine olanak sağlayan düzenlemesidir. Buna
göre ‘ Maliye Bakanlığı, kurumlar vergisi
mükelleflerinin talebi üzerine, katma değer vergisi beyanlarının
birleştirilmesine ilişkin olarak en az %50 oranında ortağı olduğu diğer
kurumlar vergisi mükellefleriyle birlikte, talepte bulunan kurum nezdinde grup
katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmeye, kapsama dâhil olacak mükellefleri
sektörler, işletme büyüklükleri, iş hacimleri, doğrudan veya dolaylı olarak
ortaklık durumu ve diğer vergilerden dolayı mükellef olup olmadıklarına göre
tespit etmeye bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.’ Hükmü getirilmiştir. Bahsi geçen grup katma değer
vergisi mükellefiyetine örnek olarak İngiltere de benzer bir uygulama devam
etmektedir. Söz konusu ülke uygulamasında genel olarak; şirket merkezlerinin
veya şubelerinin İngiltere’de kurulu olması, ortak bir yönetimin altında yer
alması, yıllık iş hacminin 10 milyon sterlinin üzerinde olması, yapılan iş
nedeniyle oluşan kar veya faydalarının %50 sinden fazlasının 3. Kişilere ait
olmaması, söz konusu işlemlerin tek bir hesapta takip edilmesi, grup KDV
mükellefi şirket hesaplarının herhangi bir 3. Şirket içinde konsolide
edilmemesi şartları yer almaktadır. Bu ülkedeki uygulama örneğinde Grup KDV
beyannamesinin hazırlanması ve verilmesinden, süresinde gerekli ödemelerin
yapılmasından, grup şirketleri adına KDV iadelerin alınmasından temsilci üye ( representative
member ) sorumludur. Ancak grup şirketlerin tamamı
ödenecek KDV’den müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmaktadır. Vergiden kaçınma
amaçlı yapılan başvurular veya ödenecek KDV’nin önemli ölçüde erozyona uğrama
olasılığı durumlarında ise idarenin başvuruyu reddetme hakkı bulunmaktadır.
Şahsi düşüncemize göre ülkemizdeki uygulama da büyük ölçüde bu doğrultuda
olacaktır. Uygulamada bir kısım mükellefler kendilerince vergi planlaması
yapmak amacıyla bir şirketindeki devreden katma değer vergisini, KDV ödeyen
diğer şirketine aktarabilmek için fiktif işlemler yapabilmekteydiler. Aslında
sahte belge düzenleme fiiline giren bu uygulama firmalar açısından büyük
sorunları beraberinde getirebiliyordu. Yerinde olduğunu düşündüğümüz bir
düzenleme olan bu maddeye göre ülkemizde artık grup şirketlerinin belirli
şartları sağlaması koşuluyla kendi aralarında tek bir beyanname vererek ek
finansman yükünden kurtulma olanağı getirilmiş oluyor. Ancak bu imkândan hangi
mükellef gruplarının yararlanabileceği maliye bakanlığının yapacağı düzenleme
neticesinde belli olacaktır. Son olarak da ilgili maddenin 5.fıkrası ile KDV
kanunun 1. Maddesinin 3-g bendinde sayılanlar yani; ‘Genel ve katma bütçeli
idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil
ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki
kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen
müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer
müesseselerinin ..’ için de grup KDV mükellefiyeti tesis
ettirmeye Bakanlık tarafından yetki alınmıştır. Ancak uygulamanın ne şekilde
olacağı, şu anda plan bütçe komisyonuna gönderilen Kanun Tasarısının Meclisten
ne şekilde geçeceğine ve Bakanlığın bu konuda yapacağı alt düzenlemelere göre
netlik kazanacaktır.