Serbest bölgelerde ücret istisnası
Dr. Bumin DOĞRUSÖZ
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nun ilk şeklinde bu bölgelerde çalışanların ücretleri Gelir Vergisinden muaf tutulmuştur. Daha sonra 5084 sayılı Kanun'la bu muafiyet kaldırılmakla birlikte 31.12.2008 tarihini geçmemek üzere serbest Bölgelerde çalışan şirketlerin ruhsat tarihleri sone erene kadar uygulanması öngörülmüştür. Son olarak da 5810 sayılı Kanun'la, bu bölgelerde ürettikleri ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretlerin, işletme maliyetlerini düşürebilmek amacıyla, gelir vergisinden müstesna tutulmasına devam edilmesi hükme bağlanmıştır. 5810 sayılı Kanun'la yapılan bu son düzenlemenin amacı ise anılan koşulu gerçekleştiren şirketler için 3218 sayılı Kanun'un ilk şeklindeki muafiyetin sürdürülmesi olarak gerekçelendirilmiştir.
Maliye Bakanlığı da 3218 sayılı Kanun'un 5810 sayılı Kanun'la değişik geçici 3. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak, bu maddede yazılı “Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85’ini yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır.” hükmündeki % 85 koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğini izleyebilmek maksadı ile 1 seri no’lu Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği ile bazı açıklama ve düzenlemelerde bulunmuştur.
Anılan genel tebliğde yer alan düzenlemeye göre serbest bölgelerdeki şirketler iki şekilde uygulama yapılabilecektir. Birinci uygulama türüne göre; serbest bölgede faaliyet gösteren şirketler, söz konusu ücretler üzerinden sanki hâzineye ödenecekmiş gibi gelir vergisi kesintisi hesaplayacaklar, beyan edecekler, ancak muhtasar beyanname ek’inde şekli belli bir formu doldurarak kesilen vergileri vergi dairesine yatırmayacaklar (tecil ettirecekler), ancak daha sonra anılan % 85 ihracat koşulunun gerçekleştiğini YMM raporu ile tevsik edecekler ve bu tahsili ertelenen (tecil edilen) vergi kesintileri vergi dairesi tarafından silinecektir (terkin edilecektir). İkinci uygulama türüne göre ise serbest bölgede faaliyet gösteren şirketler söz konusu ücretler üzerinden gelir vergisi kesintisi hesaplayacaklar, beyan edip vergi dairesine yatıracaklar, daha sonra % 85 ihracat koşulunun gerçekleştiğini YMM raporu ile tevsik ettikleri takdirde bu yatırılan vergi kesintileri Şirkete red ve iade edilecektir. Genel tebliğin bu düzenlemesi aleyhine açılan iptal davaları ise “kanun hükmünü daraltan veya aşan bir yönünün bulunmaması sebebiyle” Danıştay tarafından reddedilmiştir.
Başlangıçta ücret üzerinden hiç vergi hesaplamama ile genel tebliğ’de öngörülen bu iki uygulama şekli, sonuç itibariyle aynı olmakla birlikte uygulamada şirketler zorunlu olarak genel tebliğ uyarınca hareket etmektedir. Birinci uygulama türü genellikle red ve iade almanın zorluğu nedeniyle seçilmekte, ikinci uygulama türü ise yıl sonunda Kanunda öngörülen ihracat koşulu gerçekleştirme konusunda tereddüt yaşayan şirketler tarafından seçilmektedir.
Ancak bu şekilde başlangıçta ücret üzerinden vergi hesaplanıp sonradan işveren tarafından terkin yahut iade yoluyla geri alınması, çalışanlarda ve hatta sendikalarda yanlış izlenimler yaratmış, sanki buradaki muafiyetin çalışanlara tanınmış olduğu şeklinde yorumlar yapılmıştır. Bu nedenle işverenler tarafından alınan bu verginin ücretlilere iade edilmesi veya yansıtılması gerektiği talepli pek çok dava açılmıştır.
Oysa burada tanınan ayrıcalık işletmelerin maliyetlerini düşürme ve özellikle ihracatta avantajlı rekabet koşullarına sahip olmasını sağlama amaçlıdır. Burada korunan menfaat, çalışanın değil, üretici- ihracatçı işletmenindir. Nitekim 3218 sayılı Kanunun ve diğer değişikliklerin gerekçeleri bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Maliye Bakanlığı'nca belirlenen bu usuller gereği...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.dunya.com/serbest-bolgelerde-ucret-istisnasi-161055yy.htm