SON YAZILAR

27 Ocak 2016 Çarşamba

Vergi Usul Kanuna Göre Kanuni Temsil

Unknown | 09:23 | | | | | |

Can TÜRKER -- Hürses Gazetesi
SMMM, Bağımsız Denetçi

Özel hukukta, bir kişinin(temsilcinin) başka birinin (temsil edilenin) hukuk sahasında sonuç doğurmak üzere hareket etmesine “temsil” denir. Temsil sayesinde kişiler, hukuki işlemlerini bizzat yapma zahmetinden kurtulmaktadır. Bu sayede, hukuki işlemler hızlanmakta, özellikle ticari yaşamın gereksinimi olan süratli işlem ilkesi sağlanmış olmaktadır.[1]


Özel hukukta, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki bir işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlamaktadır. Başka bir anlatımla, temsilcinin yapmış olduğu işlemlerden kendisine temsil yetkisini vermiş olan kişi sorumludur. Şunu da belirtmek gerekir ki; temsil yetkisi, bir kanun hükmüne veya temsil edilenin istek ve iradesine dayanır. Kanuni düzenlemelere dayanan temsil yetkisine kanuni temsil, bu tür yetkiye sahip olan kişiye de kanunu temsilci denilmektedir. Temsil edilenin istek ve iradesinden alınan temsil yetkisine ise iradi temsil, bu şekilde yetkili kılınan kişiye de iradi temsilci denilmektedir. Vergi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmesinde her iki temsil türü de geçerlidir. Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olanlar bu yükümlülüklerini kendileri yerine getirebilecekleri gibi, isterlerse bu konuda iradi temsil türünden de yararlanabilirler. Ancak medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olmayanların, kısıtlıların ve tüzel kişilerin vergi ödevlerinin yerine getirilmesinde kanuni temsil esastır.

Temsil konusunda vergi hukuku özel hukuktan biraz farklıdır. Özel hukukta temsilcinin işlemlerinden temsil edilen sorumludur. Fakat vergi hukukunda temsilciler vergi mükellefi ve sorumlusu için yaptıkları ya da yapmayı ihmal ettikleri vergi yükümlülükleri nedeniyle vergi dairesine karşı kişisel olarak sorumludurlar. [2] (Kanuni temsilcinin gerçek kişi olması gerekmektedir. Tüzel kişiler kanuni temsilci olamazlar.)

Vergi hukukunda, kanuni temsilci vergi ödevlerini zamanında yerine getirmediği takdirde, ödenmeyen vergilerin asılları temsil edilenden(medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olmayanlar, kısıtlılar ve tüzel kişiler ) istenir. Eğer temsil edilenden bu vergi asılları alınamaz ise, kanuni temsilcinin malvarlığından tahsil edilir. Kanuni temsilci, malvarlığından tahsil edilen vergi asıllarını, rücu edebilir. Ancak bu vergi asılları üzerinden kesilen gecikme faizi, vergi ziyaı ve usulsüzlük cezası, gecikme zammı gibi alacakların temsil edilenden tahsil edilememesi durumda kanuni temsilciden tahsil edilmesi mümkündür ve kanuni temsilci bunları rücu edemez. ( vergi ziyaı ve usulsüzlük cezalarında küçük ve kısıtlıların temsilcisi bizzat sorumludur.)

Yeni Vergi Usul Kanunu’ nu taslağına göre ise...


Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.hurses.com.tr/goster.php?id=6002&tur=3