21 Haziran 2016 Salı
Avukatların danışmanlık ücretleri ve KDV
Unknown | 09:05 | Avukat | Bumin Doğrusöz | Danışmanlık Ücreti | Dünya Gazetesi | Katma Değer Vergisi | KDV | Mükellef | YazarlarDr. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi
Bugünkü yazımda, avukatların davalarını ücret sözleşmesi karşılığı takip edip edemeyeceklerini veya danışmanlıklarını ücret sözleşmesi karşılığı yapıp yapamayacaklarını, dönemsel olarak elde ettikleri aylık ücret gelirlerinin serbest meslek kazancı olarak KDV’ye tabi olup olmadığı noktasından irdeleyen bir Danıştay kararından söz edeceğim. Danıştay 3. Dairesi’nin konuya ilişkin E. 2013/4591 K. 2015/4983 sayı ve 23.6.2015 tarihli kararı, özellikle serbest meslek kazancı ile ücret geliri arasındaki ölçütleri ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır.
Bilindiği gibi Gelir Vergisi Kanunu’nun 65. maddesinin 1. fıkrasında her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olarak nitelendirilmiş, 2. fıkrasında da serbest meslek faaliyeti işinin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılan bir faaliyet olduğu belirtilmiş; 66. maddesinin 1. fıkrasında serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenlerin, serbest meslek erbabı olduğu, serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılmasının bu vasfı değiştirmeyeceği de hüküm altına alınmış, kanunun 61. maddesinin 1. fıkrasında ise ücret, işverene tabi ve belirli iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve parayla temsil edilebilen menfaatler olarak; 62. maddesinde de işverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır.
Söz konusu kararda bu düzenlemelerden hareketle iki gelir unsuru arasındaki ölçütler, aşağıda özetleyeceğimiz şekilde ortaya konulmuştur.
Bu düzenlemelere göre gelir vergisi uygulamasında bir ödemenin, ücret olarak kabul edilebilmesi için hizmet erbabının işverene tabi olması, belli bir iş yerine bağlı olarak çalışması ve hizmetin karşılığında, nakit veya ayın olarak yapılan bir ödeme veya hizmet erbabına sağlanan ve parayla temsil edilebilen bir menfaat olması koşullarının birlikle gerçekleşmesi gerekmekledir. Nitekim 221 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde de gerek ücretin gerek serbest meslek kazancının emeğe dayanan gelir unsurları olduğu, serbest meslek kazançlarında emeğin; bir işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirildiği, bir işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışılması halinde elde edilen gelirin ücret olduğu, ücret ile serbest meslek kazancı ayrımındaki temel ölçütün iş yerine bağlılık ve işverene tabilik olduğu, iş yerine bağlılıktan maksadın, kendisine ait olmayan bir organizasyonun iş yerinde çalışılması; işverene tabilikten maksadın ise işverenin hizmetli üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkının bulunması olduğu, bu unsurların bulunmaması halinde, gelir vergisi açısından işverene tabi olarak işveren-hizmetli ilişkisinden bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
İş (hizmet) sözleşmelerinde işçi, işverene ait iş yerinde ona bağlı çalışırken vekalet sözleşmesinde vekil, kendilerine ait iş yerinde çalışıp kendi belirlediği ücret üzerinden hizmet sunumunda bulunabilmektedir. Hizmet sözleşmesinde ücret...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.dunya.com/avukatlarin-danismanlik-ucretleri-ve-kdv-164615yy.htm
