Umut Çiray
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi
MuhasebeTR
Giriş
Kamuda farklı bakanlıklar bünyesinde farklı unvanlar
altında birçok denetim elemanı bulunmaktadır. Bu denetim elemanları uzmanlıkları
çerçevesinde yetkilendirildikleri konularda çeşitli zorluk derecesine göre
inceleme ve soruşturma faaliyeti yürütmektedirler. Müfettiş unvanına haiz
denetim elemanları birçok farklı konuda inceleme ve soruşturma faaliyetleri
yürütmektedirler. Bu çalışmamızda müfettişlerce yürütülmekte olan inceleme ve
soruşturma faaliyetleri sırasında ilgililerince verilen gerçeğe aykırı
ifadelerin hukuki yaptırımlarını ve bu ifadeler karşısında müfettişlerin yapması
gereken iş veya işlemleri inceleceğiz.
Anahtar Kelimeler: İfade, Müfettişlerce
Alınan İfade, Hukuki Yaptırım
1- İfadenin Tanımı
Müfettişler tarafından yapılan araştırma, soruşturma ve ön incelemeler ile diğer
görevleri nedeniyle beyanlarına başvurdukları kişilerin sözlü anlatımlarının
yazılı hale getirilmesine ifade alma denir.[1]
2- Gerçeğe Aykırı İfade Kavramı
Müfettişler tarafından yapılan inceleme veya
soruşturmalar çerçevesinde en sık kullanılan yöntemlerden biri şahıs
ifadeleridir. Vuku bulan hadiseyi gören, maruz kalan veya konu hakkında bilgisi
olan kişiler. Müfettiş tarafından yöneltilen sorulara verdikleri yanlış ifadeler
neticesinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda tanımlanan;
1- Yalan beyan
2- İftira
3- Yalan tanıklık
Suçlarından bir veya birkaçını
işlemiş olacaklardır.
3-Gerçeğe Aykırı İfadenin Hukuki Yaptırımı
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun Dördüncü Bölümünün Kamu Güvenine Karşı Suçlar alt
bölümünde:
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan başlıklı
206 ncı maddesinde: "(1) Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan
kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya
adlî para cezası ile cezalandırılır",
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun İkinci Bölümünün Adliyeye Karşı Suçlar alt bölümünde:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun İkinci Bölümünün Adliyeye Karşı Suçlar alt bölümünde:
İftira başlıklı 267 nci maddesinde: "(1) Yetkili makamlara ihbar veya
şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde,
hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım
uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi,
bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması
halinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil
nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri
uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle
gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak
sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına
mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…)
hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise,
beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115,
K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili
işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen
mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur.
İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.",
Yalan tanıklık başlıklı 272 nci maddesinde: "(1) Hukuka aykırı bir fiil
nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya
kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla
kadar hapis cezası verilir.
(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen
yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya
kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla
kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma
ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili
işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza
yarı oranında artırılır.
(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya
tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat
kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla;
yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna
ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet
hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla
kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, mahkûm olunan
cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.
(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis
cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı
kadar artırılır.
(8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında
adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç
yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Denilmektedir.
Müfettiş tarafından incelenen veya soruşturulan olayı gören, maruz kalan veya
konu hakkında bilgisi olan kişiler müfettiş tarafından yöneltilen sorulara
verdikleri gerçeğe aykırı beyanlar neticesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun
206, 267 ve 272 nci maddelerinden bir veya birkaçını göre suç işlemiş
olacaklardır.
4- Gerçeğe Aykırı İfade Karşısında Müfettişlerin Yapması Gerekenler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun Dördüncü Bölümünün Kamu Güvenine Karşı Suçlar alt
bölümünde:
Suçu bildirmeme başlıklı 278 inci maddesinde:"(1) İşlenmekte olan bir suçu
yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği
neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara
bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Mağdurun onbeşyaşını bitirmemiş bir çocuk,
bedensel veya ruhsal bakımdan engelli olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini
savunamayacak durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre
verilecek ceza, yarı oranında artırılır)
(4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler
bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı
dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.
Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi başlıklı 279 uncu maddesinde:
"(1) Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini
göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı
ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, adlî kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi
halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır."
Denilmektedir.
Suçu bildirmeme ve Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçları 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunun Dördüncü Bölümünün Kamu Güvenine Karşı Suçlar alt bölümünde
düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 278 inci maddesinin (1) ve (2)
numaralı bentleri ile 279 uncu maddesinin (1) numaralı alt bendi birlikte
değerlendirildiğinde, Müfettişler yürüttükleri inceleme veya soruşturma
sırasında gerçeğe aykırı olarak ifade veren kişiler hakkında, Türk Ceza Kanunun
ilgili hükümlerinin uygulana bilmesini teminen, ilgili Cumhuriyet Savcılığına
suç duyurusunda bulunmak zorundadırlar.
5- Sonuç
5- Sonuç
Müfettiş unvanına haiz denetim elemanları birçok
farklı konuda inceleme ve soruşturma faaliyetleri yürütmektedirler. Müfettişler
tarafından olayın aydınlatılması için başvurulan en sık yöntemlerden biride
şahıs ifadeleridir. Bazen şahısların vermiş olduğu ifadeler gerçeği
yansıtmamaktadır. Müfettiş tarafından, ifadenin gerçeğe aykırı olarak
verildiğinin tespiti halinde; gerçeğe aykırı olarak ifade veren kişiler hakkında
Türk Ceza Kanunun ilgili hükümlerinin uygulana bilmesini teminen, ilgili
Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmak zorundadırlar. Gerçeğe aykırı
olarak ifade veren kişiler hakkında, işlemiş oldukları fiile göre, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunun 206, 267 ve 272 nci maddelerine göre işlem tesis edilecektir.
Kaynakça
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Umut
ÇİRAY (2013), Müfettişler Tarafından Alınan İfadelerde Uyulması Gereken Usul
Kuralları, Vergi Dünyası, Kasım, Sayı:387, s.132
[1]
Umut ÇİRAY (2013), Müfettişler Tarafından Alınan İfadelerde Uyulması
Gereken Usul kuralları, Vergi Dünyası Dergisi, Kasım, Sayı:387, s.132