SON YAZILAR

7 Eylül 2016 Çarşamba

Türkiye Varlık Fonu (2)

Unknown | 10:12 | | | | |


Fatih Özatay  
Dünya Gazetesi  
Geçen hafta Türkiye Varlık Fonu A.Ş. kurulmasına dair kanun hakkında bir yazı yazmıştım. Bugün, kanunun gerekçesini de dikkate alarak kaldığım yerden devam ediyorum. Baştan belirtmemde yarar var: Kanunun gerekçesi okunduğunda gerekçenin bir “kafa karışıklığını” yansıttığı hissediliyor. Bu kafa karışıklığından kurtulup Varlık Fonu’nu sağlıklı değerlendirebilmek için özellikle şu noktanın altını özenle çizmekte yarar var:

Fonun adı yanıltmasın; bu fonun kaynakları bazı ülkelerdeki gibi petrol gelirleri ya da doğal zenginliklerden elde edilen gelirler değil. Hem kanunda hem de gerekçede açık biçimde kaynaklar sıralanmış: Birincisi, 50 milyon lira sermayesi var. İkincisi, Özelleştirme İdaresi’nden özelleştirilecek şirketler Varlık Fonu’na devredilebilecek. Üçüncüsü, kamunun bazı varlıkları (yasada “ekonomiye kazandırılacak” denildiğine göre atıl varlıklar; mesela Hazine arazileri, kullanılmayan maden alanları). Dördüncüsü, kamu kuruluşlarının bazı gelir ve kaynakları. Bunların dışında yurtdışından ve yurtiçinden borçlanarak “kaynak” temin edecek Varlık Fonu. Dikkat: Temel kaynaklar dış ve iç borç, özelleştirilecek şirketlerden elde edilecek gelirler (sattınız mı gider; yani bir seferlik gelir, petrol gibi 50-100 yıl devam edecek bir gelir kaynağı değil), kamunun bazı gelir kaynakları ve varlıkları.
Kanunun gerekçesinde sıralanan bazı hedeflerin, fonun bu kaynak yapısı dikkate alındığında bir anlam taşımadığı hemen dikkat çekiyor: Gerekçede “otoyollar, Kanal İstanbul, üçüncü köprü ve havalimanı, nükleer santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanması” hedefi var. Bu tür yatırımlara “eskiden” nasıl finansman sağlanıyordu? Bütçeden. Yani, vergi gelirlerinin, özelleştirme gelirlerinin, kamunun varlıklarından elde edilen gelirlerin ve benzerlerinin yetmediği durumlarda Hazine yurtiçinden ya da yurtdışından borçlanıyordu. Şimdi Hazine’nin gelir kaynaklarının bir kısmını Varlık Fonu’na devrediyorsunuz. O kaynaklar büyük projeleri finanse etmeye yetmeyeceği için Varlık Fonu’nun yurtiçinden ve yurtdışından borçlanacağını söylüyorsunuz. Değişen bir şey var mı? Hazine’nin borcu artacağına Varlık Fonu’nun borcu artıyor. Hazine özelleştirme gelirini kullanacağına Varlık Fonu özelleştirme gelirini kullanıyor. İşin “kaynak kullanımı” tarafında terk fark geçen hafta yazdığım yazıda altını çizdiğim husus olabilir: Kamunun Varlık Fonu’na aktarılan varlıkları Varlık Fonu tarafından verimli bir şekilde yönetilebilirse eski duruma kıyasla ek kaynak yaratışmış olacak. Bu ne kadar gerçekleştirilebilir onu şimdiden kestirebilmek çok zor. Ayrıca hemen akla gelen soru da var: Şimdiye kadar neden verimli biçimde kullanılamıyordu bu kaynaklar?
Bir diğer “kafa karışıklığı” şu: Finansal piyasalarda gerginliğin artması nedeniyle yurtdışı fonların Türkiye’yi terk ettiği dönemlerde Varlık Fonu’nun finansal piyasalardaki gerginliği azaltıcı işlemler yapacağı, böylelikle finansal varlık fiyatlarının düşmesini engelleyeceği (ya da düşüşü sınırlandıracağı) vurgulanıyor. Şimdi dikkat...