Ücret Asgari, Vergileme Azami
Yusuf KELEŞ
Türkiye'de 14 milyon kişi işçi statüsünde çalışıyor. 1,5 milyon kamu işçisi hariç tutulduğunda, geriye özel sektörde işçi olarak çalışan 12,5 milyon işçi kalıyor. Bu işçilerin yüzde 40'ı yani 5 milyonu da asgari ücretle çalışmakta.
Türkiye'de toplam çalışanlar içinde asgari ücretlilerin bu oranına bakıldığında bir çarpıklık olduğu bariz biçimde ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de çalışanların yüzde 43'ü asgari ücretliyken, bu oran Polonya'da yüzde 10, Fransa'da yüzde 9, ABD'de yüzde 5, Macaristan'da yüzde 4,4 ve Bulgaristan'da yüzde 3,4 seviyelerinde.
Bu çarpıklık işverenlerin daha az vergi ve prim ödemek için asgari ücretten daha fazla maaş alan çalışanları, asgari ücretli olarak SGK ve Maliye'ye bildirmelerinden kaynaklanıyor. Nitekim görevi bu çarpıklığı gidermek olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2013 yılı bütçe görüşmeleri sırasında, “Türkiye'de çalışanların yüzde 45'i hâlâ asgari ücret üzerinden gösteriliyor.” diyerek bu yanlışlığı itiraf etmiştir.
Meclis'teki partilerin seçim beyannamelerine bakıldığında AKP asgari ücretten vergi alınmamasını 3 çocuk şartına bağlarken, asgari ücrette ciddi bir artış da vaat etmiyor. CHP sorunun kökenine inmeye çalışarak önceliklerinin iş gücünün niteliğini yükseltmek olduğunu belirtmişti. Bu meyanda asgari ücretli çalışan sayısını azaltacak politikalar uygulayacaklarını, bunun yanında asgari ücretten verginin tamamen kaldırılacağını ve tutarının da bin 500 lira olması gerektiğini ifade etmişti. MHP asgari ücretin bin 500 lira olacağını, asgari ücretten vergi alınmayacağını, hatta aynı tutarda bir ücret gelirinin bütün çalışanlar açısından vergiden muaf tutulacağını ilan etmişti. Meclis'e giren partiler arasında bu konuda en cömert davranan parti HDP oldu. HDP, asgari ücretten vergi alınmayacağını ve aylık bin 800 lira ödeyeceğini deklare etmişti.
En yüksek vergiyi asgari ücretli ödüyor
Bir asgari ücretlinin işverene toplam maliyeti bin 560 lira. Çalışanın eline net bin lira geçtiğine göre, her bir çalışan dolayısıyla işverenlerin çalışan başına adeta istihdam vergisi şeklinde ödedikleri tutar 560 lira. Bu derece yüksek SGK primi ve vergi bir kısım işvereni kayıt dışılığa itiyor. Ayrıca yüksek vergi ve prim asgari ücretli sayısını artırıyor. Bu durum gerçek asgari ücretlinin yaşın yanında kurunun yanması gibi, yüksek vergilerin altında ezilmesine neden oluyor.
Asgari ücretli, daha eline geçmeden maaşından gelir vergisi, damga vergisi, SGK primi ve işsizlik sigortası ödüyor. Birinci kademe vergileme olarak adlandırılabilecek bu yüklerin tamamı gelirin yüzde 21,6'sını buluyor. Bu oranla 2015'te 5 milyon asgari ücretli, aylık brüt asgari ücretin bin 237 lira olmasından hareketle, devlete toplam 16 milyar lira vergi ödemiş olacak.
Asgari ücretlinin yükü bununla bitmiyor, aksine çoğu insanın gözden kaçırdığı ciddi bir külfet de bundan sonra başlıyor. Ele geçen bin liranın tasarruf edilmeyip tüketime gideceği gerçeğinden hareketle net ücret, bir de harcanırken Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, Özel İşlem Vergisi vs. gibi tüketim vergilerine tabi tutuluyor. Bu vergilerin asgari ücret gelirinin yüzde 14'üne tekabül ettiğini düşünüyorum. Bu orana göre de yine 2015'te 5 milyon asgari ücretli aylık net asgari ücretin 937 lira olduğu gerçeğinden hareketle devlete yıllık 8 milyar lira dolaylı vergi ödemekte.
Asgari ücretlinin...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.zaman.com.tr/yazarlar/yusuf-keles/ucret-asgari-vergileme-azami_2303995.html