SON YAZILAR

1 Kasım 2016 Salı

Özelleştirmelerde ihbar tazminatı hakkı doğar mı?

Unknown | 10:00 | | | | | |


Prof. Dr. Cem KILIÇ  
Milliyet Gazetesi  
Çalışanların işe girerken imzaladıkları iş sözleşmeleri belirsiz süreli ise taraflardan herhangi biri iş ilişkisini sona erdirmek istediğinde karşı tarafa bildirimde bulunmak zorundadır. İşçiye önceden bildirimde bulunulması şart koşularak, bu sürede yeni iş araması ve bulması arzulanıyor. İşçinin de işten ayrılmadan önce işvereni haberdar etmesi şart koşulmuştur.

İhbar süresi denilen bu süre, işçinin çalışma süresi altı aya kadarsa iki hafta, altı aydan fazla bir buçuk yıldan azsa dört hafta, bir buçuk yıldan fazla üç yıldan azsa altı hafta ve nihayet üç yıldan fazla ise sekiz haftadır. 
Sürenin amacı nedir?
Kanunda bu sürelerin getirilmesinin temel amacı işçinin aniden işsiz kalmasının önüne geçmektir. İşçiye bu zorunluluğun getirilmesinin nedeni ise, üretime devam eden işverenin aniden işgücünü kaybetmesini engellemektir. 
Bildirim sürelerine uyulması zorunlu tutulurken, buna uyulmamasının sonucu ihbar tazminatı olarak düzenlenmiş durumda. 
İş sözleşmesini süreye uymadan fesheden taraf karşı tarafa ihbar tazminatı adı altında bir tazminat ödemek zorunda kalıyor. İhbar tazminatı çalışanın yukarıda belirtilen süreler için elde edeceği ücret kadar belirleniyor. 
İhbar tazminatı sürelere uyulmadan yapılan fesihlerde ancak kendisine karşı fesih uygulanan kişi tarafından talep edilebilir. Ortada bir fesih yoksa ihbar tazminatı hakkı doğmaz ya da kişi kendisi iş sözleşmesini feshettiyse buna dayanarak ihbar tazminatı talep edilemez. Örneğin, işçi yeni bir iş buldu ve işten ayrılacak, işverene gidip “Ben işten ayrılıyorum, bana ihbar tazminatımı ver” diyemez. Ancak bu durumda işçi sürelere uymadıysa, işveren ihbar tazminatı talep edebilir.
Yargıtay: Anlaşma yok
Günümüzde bu alanda en çok sorun işçilerin özelleştirilen yerlerde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında 4-c’ye geçmek istemeleri halinde yaşanıyor. Bu kişilerden özelleştirme tarihinden itibaren en geç altı ay içinde iş akitleri özel sektör tarafından feshedilenlere 4-c’ye geçme hakkı tanındı. 
Bu haktan yararlanmak isteyenler işverenlerine başvurup akitlerinin feshedilmesini talep ettiler. 
İşverenler, çalışanların haklarının kaybolmaması için bu taleplerini kabul ederek çalışanların kıdem tazminatlarını ödediler. Fakat devamında işçiler tarafından ihbar tazminatlarının ödenmediği yönünde davalar açılmaya başlandı. 
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015 yılında konuya ilişkin verdiği kararında yapılan işlemin işverenin iş sözleşmesini feshi olduğunu ve işçilere ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğini belirtti. Sorun şu ki; işten ayrılma talebi bu işçilerden gelmişti, işçilerin mağdur olmamasını isteyen iyiniyetli işverenler bu talebi kabul ederek, sadece görünürde bir işten çıkarma gerçekleştirmişti. Aslında tarafların arasında meydana gelen anlaşma yoluyla iş sözleşmesinin sona erdirilmesiydi. Anlaşma yoluyla sona eren sözleşmelerde ihbar tazminatı hakkı doğmaz. Yargıtay arada olan işlemin anlaşma olmadığını, işverenin feshi olduğunu belirterek ihbar tazminatlarına hükmetmeye başladı.
Yargıtay çelişkisi... 
İhbar süresi, çalışanın bir anda işsiz kalmasının önüne geçmek için getirilmiş bir süredir. Mevcut durumda ise belirtilen işçiler işsiz kalmadıkları gibi, kendi istekleriyle...