SON YAZILAR

29 Kasım 2016 Salı

Tek Dereceli Yargılama ve Adalet

Unknown | 10:12 | | |

Vergi yargısında ilk inceleme
Dünya Gazetesi  
İdari Yargılama Usulü Kanununda 6545 sayılı Kanunla yapılan ve 20 Temmuz 2016 tarihinden sonra verilmiş mahkeme kararları için yürürlüğe giren değişikliklere göre, vergi mahkemelerinde bakılan davalardan konusu 5.000 Lirayı geçmeyen davalarda verilen kararlar kesindir. Bir başka deyişle bu kararlar aleyhine istinaf veya temyiz yoluna başvurmak mümkün değildi.

Önce bazı saptamalar yapalım. Bilindiği gibi 2016 yılı için konusu 31.000 Lirayı geçmeyen davalara, dosyanın havale edildiği vergi mahkemesinin üyelerinden biri bakmaktadır. Yani aleyhine istinaf ve temyiz yoluna gidilemeyecek kararlar bir hâkimle yapılan yargılama sonucu verilen kararlardır.
Üç üyeli yargılama sonucu verilen kararlar sonucunda hukuki veya maddi yanılgı olabileceği düşüncesi ile kanun yollarına başvurulabilirken bir hâkimle verilmiş kararda yanılgı olmayacağı düşüncesinin çelişik olduğu açıktır.
Yine bilindiği gibi konusu 31.000 liraya kadar olan, yani karar aleyhine istinaf veya temyiz yoluna başvurulamayacak davalarda duruşma yapılması mahkemenin takdirine bağlıdır. Davacı veya davalı idare talep etse dahi, bir hâkimli mahkeme duruşma yapmayabilir. Demek ki istinaf veya temyiz yoluna gidilemeyecek kararlar, tarafl arın talep etmelerine rağmen iddialarını tam olarak anlatma olanağına sahip olamadıkları davalardır.
İstinaf veya temyiz yoluna gidilemeyecek davalarda maddi vakıanın değerlendirilmesinde veya uygulanacak kanun hükmünün saptanmasında hata yapıldığını iddia eden tarafın, bu kararın bir defa daha gözden geçirilmesini talep hakkı da yoktur. Çünkü artık karar düzeltme yolu da kapalıdır.
Dolayısıyla bu davalarda verilecek kararlar, özellikle kanun yollarına gidilerek kararın kontrolünün sağlanamaması dolayısıyla, en azından davanın bir tarafı için adalet duygusunu tatmin etmeyecektir.
Acaba böyle tek dereceli bir yargılama usulü olabilir mi? Önce Anayasa’ya bakmak gerekir. Anayasanın 155/1. Maddesine göre, “Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve Kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir”. Demekki, idari yargılama mercilerince verilen kararları ya Danıştay inceleyecektir ya da kanun başka bir inceleme mercii gösterecektir. Her şeyden önce ve bence İdari Yargılama Usulü Kanununun konusu 5.000 liraya kadar olan davalarda verilen kararların kesin olduğuna ilişkin hüküm, Anayasa’ya aykırıdır.
Bu nedenle tek hâkimli mahkemelerce verilen kararlar aleyhine Danıştay’a incelenmek üzere başvurulabilir ve Danıştay Anayasadan kaynaklanan görevi gereği bu davalara bakmak zorundadır. Bu davada “kararın kesin” olduğunu belirten düzenlemenin Anayasaya aykırılığı da ileri sürülebilir. Ancak bence, Danıştay bu iddiayı yerinde görmese bile Anayasa’dan kaynaklanan görevi gereği, başvuru konusu kararı incelemek ve karar hakkında bir karar vermek zorundadır.
Öte yandan 1412 sayılı (mülga) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yer anan “ikimilyar lira (2000 YTL) kadar yer alan para cezalarına dair olan hükümler temyiz olunamaz” şeklinde bir hüküm, Anayasa Mahkemesi tarafından hakkaniyet ve adalete aykırı bulunarak iptal edilmiştir. (E. 2006/65 K. 2009/114 T. 23.7.2009)
Söz konusu kararda başvurucu konumundaki Seferihisar Mahkemesinin başvuru gerekçesi de önemlidir. Kanun yolunun kimi sanıklar için açık kimi sanıklar için kapalı olmasının...