Kiralanan İşyerine Ait Vergi ve Sigorta Giderleri
Ali
Deniz İnan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bilim Uzmanı
alidenizinan88@gmail.com
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bilim Uzmanı
alidenizinan88@gmail.com
İşletmeler
faaliyetlerinin sürdürülmesi amacıyla fabrika binası kiralanması yanında
personellerine konut tahsisi suretiyle veya yurtiçi ve yurt dışı müşterilerinin
konaklaması amacıyla daireler kiralamaktadırlar. Kiralanan bu yerler için
süreklilik arz eden ve yıl içerisinde ödenmesi gereken vergi ve sigorta
giderlerinin kira sözleşmesinde kiracıya ait olduğu belirtilmesinden bahisle
gider yazmaktadırlar. Fakat kira sözleşmesi dayanak gösterilerek vergi ve
sigorta poliçelerinin gider yazılıp yazılmayacağı hakkında bir takım
tereddütler bulunmaktadır.
1. KİRALANAN YERLERE AİT VERGİ VE RESİM, HARÇ
GİDERLERİ
İşletmelerin kiralamış
oldukları işyeri ve meskenlere ait süreklilik arz eden ve yıl içerisinde
ödenmesi gereken emlak vergisi, çevre temizlik vergisi vb. vergiler
bulunmaktadır.
1.
Çevre Temizlik Vergisi
2464 Sayılı Belediye
Gelirleri Kanununun mükerrer 44’üncü maddesine göre; Belediye sınırları
içerisinde bulunan ve çevre temizlik hizmetinden yararlanan konut, işyeri ve
diğer şekillerde kullanılan binalar çevre temizlik vergisine tabidir. Verginin
mükellefi ise binaları kullananlardır, olarak hüküm altına alınmıştır.
Dolayısıyla işletmelerin kiralamış oldukları bina işyeri ve konutlar için
ödedikleri çevre temizlik vergilerini safi kurum kazancının tespit edilmesinde
vergi resim ve harç gideri olarak indirim konusu yapmaları mümkündür.
1.
Emlak Vergisi
Emlak vergisi, tapu
kayıtlarında geçen ve konut, arsa, arazi ve bina gibi taşınmaz mülkiyetine
sahip kişiler tarafından ödemekle yükümlüğü olunan vergidir.
5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 6’ıncı maddesinin ikinci bendinde; Safi kurum kazancının
tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri
uygulanır, hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla safi kazancının tespitinde 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesindeki yer alan giderlerin indirim
olarak dikkate alınması gerekmektedir.
193 sayılı Kanunun
40/6’ıncı maddesinde işletme ilgili olmak üzere; bina, arazi, gider, istihlak,
damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi ve resim
harçların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün kılınmıştır.
Fakat verginin asıl
mükellefinin olmayan kiracıların bu verginin yüklenici olmamasından dolayı 193
sayılı Kanunun 40/6’ıncı maddesinden ziyade aynı Kanunun 40/1’inci maddesinde
hüküm altına alındığı üzere; Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi
için yapılan genel giderler, kapsamında safi kazancın tespitinde indirim konusu
yapılması gerekmektedir. Şöyle ki; taraflar arasından düzenlenen kira
sözleşmesinde, kiralanan gayrimenkule ilişkin emlak vergisinin kiracı
tarafından ödeneceğine mutabık kalınmış olması durumunda, kiracı tarafından
ödenen emlak vergisi safi kurum kazancının tespitinde kira gideri olarak
dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca kiraya verenin gerçek kişi olması
durumunda yapılan ödemenin brüte iblağ edilerek stopaja tabi tutulması ve brüt
tutarın kurum kazancının tespitinde kira gideri olarak dikkate alınması
gerekmektedir.
Diğer taraftan taraflar
arasında düzenlenen kira sözleşmesinde emlak vergisinin ödenmesi konusunda
herhangi bir hüküm yoksa kiracının ödemiş olduğu emlak vergisi kanunen kabul
edilemeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
2. KİRALANAN YERLERE AİT SİGORTA GİDERLERİ
Mesken olarak kullanılan
binaların zorunluluk kapsamında olmasından ötürü zorunlu deprem sigortası
(DASK) ve oluşabilecek zararlara karşı güvence altına alınması amaçlı isteğe
bağlı sigorta çeşitleri bulunmaktadır.
1.
Zorunlu Deprem Sigortası (DASK)
Zorunlu Deprem Sigortası, 1999 yılında Marmara Bölgesi’nde meydana gelen
büyük deprem sonrası devlet tarafından tüm meskenler için zorunlu hale
getirilmiştir. Zorunlu Deprem Sigortası ile depremin ve deprem sonucu meydana
gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi
zararlar, poliçede belirtilmiş limitler dâhilinde nakit olarak karşılanır.[1]
6305 sayılı Afet Sigortaları Kanununun 10/3’üncü maddesinde “…malikler veya intifa hakkı sahipleri tarafından zorunlu deprem
sigortası yaptırılır ve bu sigorta her yıl yenilenir.” olarak
hüküm altına alınmıştır. Uygulamada zorunlu deprem sigortasının malikler veya
intifa hakkı sahipleri tarafından yahut kiracılar tarafından yaptırılması
mümkündür. Sigortanın kiracı tarafından yaptırılması durumunda; malike ait TCKN
poliçede belirtilir ve poliçede kiracı “sigorta ettiren” olarak, malik ise
“sigortalı” olarak yer alır. Kiracı tarafından bu şekilde yapılan poliçeler
için ödenen sigorta primi, malikten tahsil edilmekte veya kiradan mahsup
edilebilmektedir.
DASK’ı aktiflerinde
kayıtlı olmayıp kiralamak suretiyle kullanılan gayrimenkulde mükelleflerin bu
gayrimenkul için ödedikleri DASK sigorta priminin kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak dikkate alınması, belirli koşulların varlığı halinde
mümkündür.
Taraflar arasında kira
sözleşmesine bağlı kalınarak malik adına ödenen zorunlu deprem sigortasının
kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Kanun 40/1’inci maddesi uyarınca kira
gideri olarak dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca malikin gerçek kişi olması
durumunda brüte iblağ edilerek stopaja tabi tutulması ve brüt tutarın safi
kurum kazancının tespitinde kira gideri olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Buna karşın taraflar
arasında düzenlenen kira sözleşmesinde, DASK sigorta priminin ödenmesi
konusundan herhangi bir hüküm yoksa kiracının ödediği DASK sigorta priminin
kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
1.
Maddi Zararlara Karşı Zorunlu Olmayan Sigorta
Poliçeleri
İşletmeler tarafından
kiralanan işyeri veya lojmanları su basması, yangın, fırtına, hırsızlık, vb.
zararlara karşı güvence altına alınması amacıyla sigorta ettirilmektedirler.
Zorunlu olmayan bu sigorta poliçelerine ait tutarların safi kazancın tespitinde
indirim olarak dikkate alınması konusunda tereddütler bulunmaktadır.
İşletmenin, malik adına
bina veya meskeni sigorta ettirmesi kiracı açısından sigorta gideri kapsamında
değildir. Çünkü mal sahibine ait olan bina veya meskenin sigorta kapsamı
işletmenin faaliyetinin devamlılığını sağlayacak bir tedbirden ziyade binanın
varlığı korunması ile ilgilidir. Dolayısıyla kira sözleşmesine bağlı olarak
kiralayan adına ödenen sigorta poliçelerinin sigorta gideri olarak kurum
kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Fakat 193 sayılı Kanunun 40/1’inci maddesi uyarınca, ticari kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi kapsamında yapılan bir gider olduğundan kira
gideri olarak kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınması
mümkündür. Ayrıca kiraya veren için bir menfaat sağlama olduğundan bahisle
sigorta poliçesinin kiraya verenin gerçek kişi olması durumunda brüte iblağ
edilerek stopaja tabi tutulması ve brüt tutarın safi kurum kazancının
tespitinde kira gideri olarak kayıtlara alınması gerekmektedir.
Fakat taraflar arasında
düzenlenen kira sözleşmesinde, sigorta poliçelerinin ödenmesi konusundan
herhangi bir hüküm yoksa kiracının ödediği sigorta poliçesinin kanunen kabul
edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Buna karşın, 6098 sayılı
Türk Borçlar Kanunun 316’ıncı maddesine göre kiracının kiraya verene karşı ve
üçüncü şahıslara karşı özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcu
bulunmaktadır. Dolayısıyla, işletmeler tarafından mal sahibine ve üçüncü
şahsılara karşı sorumluluğundan ötürü kiracı mali mesuliyet sigortası yaptırılması
sonucu yapılan giderin sigorta gideri olarak kurum kazancının tespitinde
indirilmesi mümkündür.
SONUÇ
İşletmelerin kiralamış
oldukları fabrika binaları ve personellerine konut tahsisi suretiyle veya
yurtiçi ve yurt dışı müşterilerinin konaklaması amaçlı kiralamış oldukları
daireler için kira sözleşmesine bağlı olarak malik adına ödeneceğinden
hareketle vergi, resim ve harçların ayrıca kiralanan gayrimenkuller için ödenen
zorunlu veya isteğe bağlı sigorta poliçelerinin safi kazancı tespitinde gider
olarak dikkate alınıp alınamayacağına ilişkin olarak tereddütler bulunmaktadır.
Kiralanan gayrimenkule
ait çevre temizlik vergisinin vergi gideri olarak dikkate alınabileceği, kira
sözleşmesinde malik adına ödeneceğine dair hüküm bulunması dâhilinde malik
adına ödenen emlak vergisi, zorunlu deprem sigortası ve isteğe bağlı sigorta
poliçelerinin kira gideri olarak kayıtlara alınması ayrıca ödemenin gerçek kişi
adına yapılması durumunda brüte iblağ edilerek stopaja tabi tutulması ve brüt
tutarın kira gideri olarak yazılması gerekmektedir.
Fakat kiracı ile kiraya
veren arasında kira sözleşmesinde yukarıda sayılan ödeme türlerinin ödeneceğine
dair bir hüküm yok ise çevre temizlik vergisi bu verginin mükellefinin
binaların kullanıcıları olması nedeniyle hariç tutularak emlak vergisi ve
zorunlu deprem sigortası ve isteğe bağlı sigorta poliçelerinin kanunen kabul
edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
KAYNAKÇA
1.
29.05.1981 tarih ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
2.
21.06.2006 tarih ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
3.
06.01.1961 tarih ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
4.
18.05.2012 tarih ve 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu
5.
04.02.2011 tarih ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
6.
Maliye Hesap Uzmanları Derneği, “2015 Beyanname Düzenleme
Kılavuzu 1 Gelir Vergisi Kanunu” 2015, İstanbul
7.
https://www.dask.gov.tr/hakkinda.html (02.01.2018)
8.
https://www.dask.gov.tr/zorunlu-deprem-sigortasi-elektrik.html (04.01.2018)
9.
https://www.dask.gov.tr/zorunlu-deprem-sigortasi-su.html (04.01.2018)