Sendikal Statüko Çatırdıyor mu?
Sadettin Orhan
Sivil toplumu devlet karşısında güçlendiren araçların başında örgütlenme geliyor.
Örgütlenme yöntemleri içerisinde ise son iki yüzyılda bulunmuş en etkili pratiğin
sendika olduğunu söyleyebiliriz. Orijin olarak Batılı sanayi toplumuna ait olan sendika, sanayileşmenin dışında kalmış toplumlara yayılmayı da başarabilmiş bir örgütlenme biçimi. Türkiye de bu ikinci kategoride sendikayla tanışan ülkelerden.
Tanzimat itibariyle Osmanlı’da kimi cılız işçi uyanışlarına rastlansa da modern anlamda sendikanın Türkiye’ye gelişi Cumhuriyet sonrasına denk geliyor. Tek parti döneminde, “Türkiye’ye sendika lazımsa onu da biz getiririz” ya da “Bizde de bulunsun, lazım olur” meyanında, sınırlı ve güdümlü bir örgütlenmeye müsaade ediliyor. Belki de bu patolojik başlangıcın etkisiyle, sendikacılığımızın genel itibariyle iki temel problemle malul olduğunu görüyoruz. Birincisi, devlete bağımlı ve devlet kontrolünde bir sendikacılık.
İkincisi ise toplumun temel değerleri ile çatışan veya en azından uyuşmayan birsendikacılık dili. Bu iki problemin farkında olan ve bunları aşmaya çalışan istisnalar bulunsa da kaideyi aşabilmiş değiller.
Sendikasızlığın maliyeti
Sendikalar üzerindeki devlet tarassudu ve toplumsal değerlere mesafeli sendikacılık dili, geçen zaman içerisinde hem sendikalar hem de sivil toplum için pahalıya mal oldu. Öncelikle devlet/iktidar/otorite, sendikal hakkı emekçiye bahşettiği bir lütuf olarak gördü ve bu hakkın içeriğini istediği şekilde belirledi. Bir çırpıda verilen haklar yeri geldiğinde de bir çırpıda geri alınabildi. Bu tablonun emek sınıfına maliyetini anlamak için sadece 2014 yılındaki iş kazalarında 2000’e yakın can kaybını nazara vermek yeterli olsa gerek.
Bursa başlangıç olabilir
Öte yandan 12 Eylül askeri müdahalesi...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.bugun.com.tr/sendikal-statuko-catirdiyor-mu-yazisi-1650483
