İşe Gelmeyen İşçi ve Çıkan Sorunlar
Av. Öztürk YAZICI
İş Yasası, işçiye ve işverene karşılıklı yükümlülükler veriyor. Bu yükümlülükler işçinin işi yapma yükümlülüğü, işverenin ise işçiye bedelini ödeme ve uygun çalışma ortamını sağlama yükümlülüğü olarak özetle sıralanıp gidebilir.
Uygulamada sık karşılaşılan soru ve sorunlardan biri ve başta geleni de işçinin işverene haber vermeksizin işi bıraktığı durumlar.
Kitaba baktığımızda İş Yasası 25-II/g hükmü gereğince üst üste iki gün veya ay içerisinde herhangi üç gün geçerli mazeret olmaksızın işçinin işe gelmemesi halinin iş verene işçiye ihbarda bulunmaksızın tek taraflı iş akdini feshetme olanağı verdiğini, bu durumda ihbar, kıdem tazminatı gibi yükümlülüklerin kalktığını biliyoruz.
Ancak sorunlar bu basit şekliyle gelişmiyor ve bitmiyor.
İşçi bu şekilde işi haber vermeksizin bırakıp gittiğinde, işveren önce haklı bir feveran duygusu yaşarken arkasından gelen ihtar veya dava evrakı ile bu feveran isyana dönüşüyor. Hele başına gelebilecek olasılıklar için avukatını dinledikten sonra (yüzlercesini yaşadığımız gibi) bu isyanın devamında Bizde hukuk, adalet yok klasiğini alıyor.
İş verenin, üst üste ki gün veya ay içinde üç gün mazeretsiz işe gelmeme halinde tutanak tutarak işçinin iş aktini feshedebilmesi, bu feshi derhal yapması ve işçinin hiçbir haklı gerekçe ileri sürmemesi halinde tutabiliyor. Ancak FESİH SON ÇARE OLMALI diye bir kural var, yine işçinin ileri sürdüğü nedenleri- daima haklı bulan bir üst yargı var. Bu durumda kanun her ne kadar savunma almayı şart koymamış olmasa da savunma almadan iş akdini feshetmeyi önermiyoruz.
İşi haber vermeksizin PAT diye bırakan işçinin bu davranışı, İŞ KİTABINA GÖRE eğer evlilik, prim günü dolma gibi KANUNDAN KAYNAKLANAN HALLER veya maaşının eksik gösterilmesi, fazla mesaisinin bordroda gösterilmemesi, izin ücretinin ödenmemiş olması vb gibi işveren kusurundan kaynaklanan hallere dayanıyorsa, İŞÇİ AÇISINDAN İŞİ BIRAKMA TERKETME hususunu önceden işverene İHBARA DA GEREK YOK ki asıl fırtına burada kopuyor. Yaşanan örneklerde işverenin kusurundan kaynaklanan nedenleri hadi bir yana bıraktık ancak Kanundan kaynaklanan işçi fesihlerinde işverenin haklı isyanı artık göz ardı edilemez.
Bir örnekte, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödemesini tamamlamış beş işçi, fabrikanın ihracat üretim zincirinde en kritik noktada görevli iken SGKdan Cuma akşamı aldıkları (3600 gün prim ödenmiştir-5 yıl dolmuştur kağıdını) belgeyi pazartesi sabahı işverene yollayarak PAT DİYE İŞİ BIRAKMIŞLAR, evet; kitaba bakınca sorun yok, işi istedikleri gibi bırakabilirler ama gel gelelim hayatın olağan akışı içinde bu durumda işverenin MAHFINA SEBEP OLUNMAZ MI? Gitti güzelim ihracat, battı onlarca yıllık emekler.
Bu konunda kanun koyucuya kesinlikle görev düşüyor. İşçinin 15 yıl ve prim şartı ile işi tek taraflı bırakma hakkı olsa da bu hak mutlaka ve mutlaka yukarıdaki örnekte de vurgulandığı üzere İHBAR ÖNELİNE tabi olmalı. Ticaret Sanayi Odaları ve diğer dinamiklerin de üretim ve iş yaşamını sekteye uğratan bu tür önerileri Meclise taşımaları şart. Diğer örnek de bayanların Evlilik nedeniyle iş akdini evlendikten bir sene içerisinde diledikleri gibi kullanarak iş akdini feshedebilmeleri hali. Geçtiğimiz günlerde...
Kaynak ve Yazının Devamı ► http://www.ekohaber.com.tr/ekohaber-av-ozturk-yazici-11-08-2015-yazisi-yazi_id-23632.html
